Bir Kadının Hayatından 24 Saat-Stefan Zweig


Evet, Stefan Zweig okumaya tam gaz devam ediyorum. Her seferinde de işte gözlerimden böyle kalpler çıkıyor. 😍 Benim için birinci sırada hala ''Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'' olsa da ''Bir Kadının Hayatından 24 Saat''i de çok beğendim. 

Ben Zweig'ın eserlerini kusursuz buluyorum ya. En ufak bir olumsuz eleştiri bile yapamıyorum. Hem bu kadar gerçekçi hem bu kadar çarpıcı ve sürükleyici nasıl yazabiliyor? Onunla aynı zamanlarda yaşayıp bunu öğrenmek isterdim. Ayrıca her çağa hitap edebilmek azımsanacak bir yetenek değil. Zweig bunu kesinlikle başarıyor!

2-3 saat içerisinde okuyup bitirdim kitabı. Yine oldukça kısa olan hikâye oluşturduğu etki bakımından fazlasıyla büyüktü. Tekrar söylüyorum, okuduğum en derin hikayeler bu yazara ait. Henüz tanışmamış olanlar için altını ısrarla çiziyorum.

Peki bu eserin konusu ne?

Hikaye bir otel ve bu otelde kalan bir grup tatilciden bahsederek başlıyor. Genç ve yakışıklı bir Fransız ile evli ve iki çocuk sahibi Madam Henriette de bu tatilcilerdendir. Genç adam otelde çok sevilmektedir ve tatilciler adeta onun gençliğine imrenmektedir. Madam Henriette ise kocası ve çocuklarıyla tatil yapmaktadır. Bir gün kocası avaz avaz bağırarak karısının kaybolduğunu söyler ve her yerde kadını ararlar. Ardından adam elinde bir mektupla otele girer, karısının onu terkettiğini söyler ve onu arayan herkesin geri dönmesini ister. 

Haber tatilcileri adeta bir deprem gibi sarsmıştır. Konu üzerine hararetli bir tartışmaya girerler. İşte burada tatilcilerden biri ''anlatıcı'' olarak devreye girer ve olayı anlatmaya başlar. Bu ahlak savunucusu tatilciler Madam Henriette'yi eleştiri yağmuruna tutarlar. Anlatıcımız ise Madam'ı savunmaktadır. Anlatıcı, oradaki tatilcilerden yaşlı bir İngiliz bayanın dikkatini çeker ve asıl hikaye burada başlar...

Zweig bu eserinde de bir kadın gözünden olayı inanılmaz bir şekilde lanse etmiş. Nasıl oluyor da kadınların iç dünyasını böyle iyi yazıya dökebiliyor? Eşsiz betimlemeleriyle bırakın kelimeleri, harfleri bile konuşturmuş. 

Etrafınızdaki insanları gözlemlemeyi seven, yargılamayı değil de empati kurmayı tercih eden, derin psikolojik tahliller yapmayı bilen biriyseniz okuyabileceğiniz Zweig eserlerinden bir tanesi de işte bu kitap. 

Altını Çizdiğim Cümleler:

Çoğu insanın hayalgücü sığdır. Eğer bir şey onları doğrudan etkilemiyorsa, sivri oklarını duyularına sertçe saplamıyorsa, hayal güçleri pek çalışmaz; ama gözlerinin hemen önünde, duygularına dokunabilecek bir yerde küçücük bir şey bile meydana gelse birden aşırı heyecanlanırlar.

Hakikatin yarısının hiçbir değeri yoktur, tamamı olmalıdır.

Yüzme bilmeyen insanların, boğulmak üzere olan birini kurtarmak için köprüden atlamalarını açıklamak mümkün mü?

İnsanları mahkum etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar.

Ben bir bireyim, neden gönüllü olarak savcı rolünü üstlenmem gerektiğini anlamıyorum. Ben savunmadan yanayım. Şahsen insanları infaz etmektense onları anlamayı seviyorum!

Keyifli Okumalar Dilerim...





4 yorum:

  1. Tavsiye için sağolun. Bi bakayım bizim buradaki kütüphanede var mı🤔

    YanıtlaSil
  2. Bilinmeyen bir kadının mektubu bende ayrı bir yere sahip. Erkek bir yazar nasıl bir kadın gibi hissedip bunu bu denli güzel satırlara dökebilmiş hayran olmamak elde değil. Zweig kalemi güzel olan güzel bir insan. Kitaplarını severek okuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim için de vazgeçilmez kitabı kesinlikle o! Diğerleri de aynı şekilde akıcı ve güzel. Yorumunuz için teşekkür ederim. :)

      Sil

Bu Blogda Ara

BUMERANG

Bumerang - Yazarkafe

BLOG SÖZLÜK

blog sözlük
Blogger tarafından desteklenmektedir.