MİM-Dünün Hikayesi


Merhaba 😊

Beni özleyenler?

Valla ben blogumu çok özledim. Aynı anda 3 üniversite okuma çabalarım sonucunda biraz uzak kaldım... Fırsat bulmuşken sevgili Aslıhanın Dünyası arkadaşımın beni mimlediğini hatırlayarak kolları sıvadım. Aşırı monoton hayatımdan nasıl bir hikaye çıkacak bilmiyorum, göreceğiz 😆


Bir cumartesi sabahıydı. Uyandığında saat 7 buçuğa geliyordu. Okul başladığından beri uykuya hasret kalmıştı. Hoş uykuya düşkün biri değildi ya ordan oraya koşturmaktan bedeni halsiz düşmüştü. ''Bugün de kendime ödül vereyim, biraz daha uyuyayım.'' diye düşünerek gözlerini yumdu. Hayatı boyunca zihni bedeninden daha yorgun olduğu için gözlerini kapatır kapatmaz uyuyamamıştı. Yine öyle oldu... Sağa döndü, sola döndü, nihayetinde uykuya daldı. Birkaç saat sonra uyandı... 

Uyandığında ilk düşündüğü şey neydi? Her zamanki gibi çalışılması gereken dersler, yazılması gereken makaleler, okunması gereken kitaplar, hazırlanması gereken sunumlar... 3 bölüm 19 ders... Kaç zaman geçti kendine vakit ayırmayalı? Bir çizme bir pantolondu ihtiyacı... Onu bile almaya fırsatı yoktu. Biten sınavların ardından bugün ne yapıp edip o ihtiyaçlarını karşılamaya karar verdi.

Ailesiyle güzel bir kahvaltının özlemini çektiği için kahvaltı sofrasının tadını çıkardı. Ardından hızlı adımlarla odasına geçerek haftalık okumalarının özetini çıkarmaya başladı. Onca dersin arasında hocanın doktora seviyesinde bir öğrenciye ille de el yazısıyla özet yazdırmasına hayıflanarak tabii... Bir yandan da planlar yapıyordu. Kardeşiyle nereye gitse, nereden alışveriş yapsalar, ne zaman evden çıksalar? Ödev bitmeden kalkamazdı, çünkü sorumlulukları her şeyden önce gelirdi. Kuralcı ve disiplinli bir başak burcuydu ne de olsa...

Yazdı, çizdi, nihayet karnı kurt gibi aç bir şekilde masadan kalkarak kardeşinin odasına gitti. Yemeği dışarda yemeye karar verdiler ve oradan Ankara'nın bilmem kaç alışveriş merkezi arasından birine gittiler. Oldum olası sevmezdi şu alışveriş merkezlerini. Böylesine güzel bir ülkenin başkentinin farklı bir havada olmasını istiyordu. Sürekli eski Ankara fotoğraflarına bakar, bu şehri o günlerde görebilmeyi dilerdi. Bulduğu sayısız sosyal soruna bir yenisini daha ekleyerek gelecekte çözüm için bir şeyler yapabilmeyi düşlerdi... Fakat buna muktedir olabilecek miydi? Orası meçhul...

Döndüler dolaştılar, hayat şartları sağolsun bir pantolon alamadılar. Lakin çizmesini alabildiği için mutluydu. Eve gelince sokak satıcısından aldığı lokma tatlısını ve annesinin yaptığı kurabiyeleri keyifle mideye indirdi. Gün boyu söylenmesine ve uğradığı haksızlıkları hatırlayarak üzülmesine rağmen günün sonunda şunları düşündü:

İyi ki sevdikleri vardı, onunlaydı, iyi ki çizme giyebilecek bacakları, yürüyecek mecali vardı... 

İyi ki cesurdu. Asla pes etmiyor, inanıyor ve mücadele ediyordu...

İyi ki hayatı okumakla geçiyordu. Okuyarak, yazarak, öğrenerek...

 İyi ki tek beklentisi maddiyat değildi ve hayalleri bundan da öteydi...

İyi ki seviyordu bu memleketi... Sevmese tüm bunları yapabilir miydi?


Evet, maddi olarak rahatlamaya ihtiyacı vardı, fakat sabrın sonunun selamet olacağını bildiği için herşeye kadir Allah'a güvenmeyi seçiyordu. Eve geldi, biraz daha çalıştı ve yine gözlerini yumdu. Kitap dolu bir hayata...


Ne zamandır buralarda olmadığım için sevgili takipçilerim bu yazımı farkederler mi bilmiyorum. O nedenle blogger arkadaşlarımdan isteyenler bu mimi yapabilirler.


Sevgiler...















16 yorum:

  1. İyiki gelmişti , özlemiştik 😉

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizleri özledim. :) Mail adresimi değiştirdiğim için bloglarınızı yeniden takibe almaya başlıyorum, yanlış anlaşılma olmasın diye belirtmek istedim. Sevgiler 💞💞

      Sil
  2. Hikayenizi merakla okudum gerçekten süperdi.Bundan sonra takipçinizim.Yeni makalelerinizi sabırsızlıkla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba. Hoşgeldin kuzum 💜 öncelikle geri çevirmediğin için teşekkür ederim .Yazına her zamanki gibi bayıldım İfade ediş tarzın gerçekten güzel ve sade. Anne kurabiyesi gibi yormuyor asla insanı 💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah canım çevirir miyim hiç :) Çok teşekkür ederim, bu kadar monotonluğa anca bu kadar oldu...

      Sil
  4. Ben, aynı anda üç universiteyi nasıl okuyabildiginize ve azminize takılıp kaldım. Allah kolaylık eylesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir doktora, bir lisans ve bir de açıköğretim fakültesi bölümü... İnanın ben de bilmiyorum, bir şekilde oluyor :) Amin, teşekkür ederim.

      Sil
  5. Çok severek okudum.Edebi olmuş :)
    Oldum olası ben de sevmem şu alışveriş merkezlerini :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben çarşıcıyım valla. Çarşı pazar gezip alışveriş yapmaya bayılıyorum. :) İçimdeki edebiyat aşkı yansıyor sanırım... Teşekkür ederim <3

      Sil
  6. 3 üniversite :() Allahım zihin açıklığı versin. Yazını tabi ki de fark ettim :)))

    YanıtlaSil
  7. Ne güzel bir mim olmus. Tüm ögrencilere kolayliklar dilerim 😊

    YanıtlaSil
  8. mim yapmayı pek sevmiyorum ama okurum mimleri,güzel ve eğlenceli olyo..Aynı anda 3 üniversite okumak..🤔 güzel bir mimdi bence,emeğinize sağlık..✔😊

    YanıtlaSil

Bu Blogda Ara

BUMERANG

Bumerang - Yazarkafe

BLOG SÖZLÜK

blog sözlük
Blogger tarafından desteklenmektedir.