Bir heykel şehri: Bratislava

Bratislava...

Slovakya'nın başkenti ve küçücük bir şehri.

Hatta o kadar küçük ki maksimum 3-4 saatte gezmeyi bitirebilirsiniz.

Sonrasında o tatlı kafelerinde alırsınız soluğu kim bilir...

Cafe Mayer

Sunumun tatlılığına bakar mısınız?
Zencefilli çay.
Ayrıca pirinçli krep yemiştim ki oldukça farklıydı.

Pastel boya ile resmedilmiş gibi şirin bir şehir burası.

Ben gittiğimde hava yağmurlu ve oldukça kasvetliydi. Ona rağmen çok sevdim.

Hep böyle minicik şehirlerde yaşamak isterim zaten. Hayat telaşından uzak ve huzur dolu.
Tabi yılbaşı sebebiyle her yerin kapalı olması da sessizliğe bir etkendi.
Viyana'dan 1 saat süren tren yolculuğuyla ulaşıyorsunuz.

Viyana ve Budapeşte ile beraber Tuna Nehri'ni paylaşıyor Bratislava.

Hemen o türkü geliyor tabi insanın aklına.

''Tuna nehri akmam diyor

Kenarımı yıkmam diyor

Ünü büyük Osman Paşa

Pilevne'den çıkmam diyor''

Mırıldana mırıldana yürüyorsunuz.

Ne de olsa güzel ülkenizi özlediniz...

Schone Naci heykeli

Başlıktan da anlayacağınız gibi bir heykeller şehri burası. İşte o heykellerden biri.

Schone Naci çok fakir ve deli olmasına rağmen her zaman bu sokakları çok şık bir şekilde gezer ve herkesi selamlarmış. Bu heykel de onun anısına yapılmış.

Cumil Heykeli

Kanalizasyonda çalışan bu adamın heykeli beni çok güldürmüştü. Duyduğum hikayeye göre bu adam geçen etekli kadınlara bakmak için kafasını uzatırmış. Tabii bu hikayeyi duyunca heykelin kafasına basarak müthiş bir poz verdim. :)

Daha birçok muzip heykele rastlayabilirsiniz.

Benim karemden fotoğraflar paylaşmaya devam ediyorum.

Bir yere ilk vardığımda her ne olursa olsun o görümtüyü yakalarım.
 Bu da Bratislava'dan ilk görüntüm.

Yılbaşı hazırlıkları malum

Şehir merkezi: Stare Measto
Belediye meydanı ve Roland çeşmesi

St Martin's katedralinden bir görüntü

Katedral içinde bir mezar ...
Çok şaşırmıştım.

Bratislava kalesinden Tuna nehri manzarası

Hviezdoslav Meydanı
Sanata dair her türlü faaliyete ev sahibi bu meydan.

Bu minik şehri fırsatınız varsa gezin. Hiç küçümsemeyin derim. :) 

Ve elbette sıradaki durak otobüsle 3 saat sonra ulaşılan Budapeşte oluyor.

Bir sonraki gezi yazısında buluşmak dileğiyle...