Clarissa-Stefan Zweig


Merhaba 😉

Güzel bir Stefan Zweig eseriyle daha karşınızdayım. Stefan Zweig'ın okumadığım pek az eseri kaldı herhalde. Bir Tutam Karınca blogunun güzel sahibesinin önerisiyle kaleme aldığı biyografileri de okumayı düşünüyorum.

Zweig'ın kısa öykülerini ilgiyle okumuştum. Romanını okumak da bir ayrı keyifliydi. Çok özel bir yazar, harika bir dili var. Bu kadar akıcı, açık ve anlaşılır başka bir yabancı yazar okuduğumu hatırlamıyorum. E tabi İş Bankası Kültür Yayınları'nın çevirilerinin de payı var. Kesinlikle Zweig okumak için bu yayını tavsiye ediyorum. Kitapları okurken çevirmenleri hep unuturuz. Bence onları da takdir etmeliyiz. Almanca aslından çeviren isim Gülperi Sert imiş.

Zweig, bu eserine hayatının son dönemlerinde başlamış. Bir dönem romanı diyebiliriz. 1902 yılından I. Dünya Savaşı'nın başlamasına dek geçen dönem ve kısmen sonrası bir genç kadının gözünden anlatılıyor.

Ana karakterimiz Clarissa; sessiz, sakin hatta biraz silik bir tip. Herkesin her şeyi paylaştığı ama dost olmadığı, çekingen, hassas bir kız. Babası bir Avusturyalı subay olan Clarissa, annesiz büyümüş, ömrünün 10 yılını manastırda geçirmiş, eğitimini tamamlayıp Viyana'da bir sinir hastalıkları uzmanının yanında asistan olarak çalışmaya başlamıştır. Bir de erkek kardeşi vardır. O da askerdir ve babası için çok önemlidir. Yapmış olduğu bir gezi esnasında Clarissa, Fransız Leonard'la karşılaşır ve ona aşık olur. Ateşli bir askerin kızı olan Clarissa savaş çıkınca bu Fransız adamla nasıl bir geleceğe sahip olacaktır? Fransa, Avusturya'nın azılı düşmanlarındandır. 

Kitabı okurken heyecanla ve merakla sayfaları çevirdim, ama keşke yarım kaldığını baştan bilseydim! Benim için bir hüsran oldu. Bu ay okuduğum romanların sonu hep hüzünlüydü. Bari Clarissa güzel bitseydi...Keşke Zweig gibi bir yazar intihar ederek ölmeseydi ve bu kitap bir bu kadar sayfa daha yazılabilseydi... Gerçekten çok üzücü...

Bir kadının gözünden savaş...

Aşk, sadakat, bağlılık... 

Dilemmalar ve seçimlerin güçlüğü...

Yalanlarla mı yaşamak doğrularla mı...

Aşkın bir kadını nasıl değiştirebileceği...

Her şeye rağmen güzel bir kitaptı Clarissa. 

Yalnızca tek bir şeyi, ama onu da tam yapmak gerekir... bunun ne olduğu önemli değildir, hiç kimse kendini aşamaz, ama hayatını tek bir şeye odaklayan, doğru bir şey yapmış olur. Bu şey yalnızca doğru, dürüst, temiz bir şey olmalıdır ve insanın kendi kanı canıymış gibi benimsediği bir şey olmalıdır... Eğer insan kendi yaptığını doğru buluyorsa, diğer insanların buna saçmalık ya da aptallık demelerinin bir önemi yoktur... insan hizmet etmeyi bilmelidir, hizmet etmeyi, doğru dürüst hizmet etmeyi, bunun için teşekkür edilsin ya da edilmesin, mükâfatlandırılsın ya da mükâfatlandırılmasın... insan yaptığı şeyi, kendi yaptığı şeyi bilmeli ve doğru şekilde tamamlamalıdır...

Tüm bunların arasında arabada ya da tramvaydayken her zaman elinde bir kitap olurdu, onun için dinlenmek bir konudan diğerine geçmek demekti.

Keyifli Okumalar...

















24 yorum:

  1. Kitabı okuduktan sonra 1000kitap adlı uygulamaya kısa bir inceleme yazısı yazmıştım. Blog yazısını okuduktan sonra dönüp yeniden yazdığım incelemeyi okudum. ve burada da paylaşmak istedim.

    "Zweig'nın hayatı gibi Clarissa'nın hayatı da yarım kaldı. Yaşanması gerekirken yaşanmamış onca şey, savaş psikolojisinin hayat üzerindeki etkisi. Kitabı okurken, Zweig kendi yaşamının kaygılarını Clarissa'ya bürünerek anlatmayı seçmiş hissine kapıldım. Sanırım bunu binlerce kez söyledim ve söylemeye devam edeceğim. Zweig erkek olmasına rağmen kadın duygularını ve hislerini kağıda dökmesini çok iyi biliyor."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru tespitler. Zweig kadın ruhundan iyi anlıyor gerçekten. Ayrıca kendi yaşamından izler taşıdığı hissine ben de kapıldım. Zweig her eserinde bu duyguyu veriyor. Meşakkatli bir hayatı olduğunu hissedebiliyorum... Yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  2. Zweig'in henüz okumadığım bir kitabı. Yarım kaldığını öğrendiğim iyi oldu. Paylaşımınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. Okumadım, henüz. Tanıtımınız için çok teşekkür ederim. Okunacaklar listeme ekledim,

    YanıtlaSil
  4. Açık Öğretimle ilgili bir postun vardı.Onu bulamadım :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özel olarak Açık Öğretime dair bir post girdiğimi hatırlayamadım ya. :( Instagtam sayfamda mı gördünüz acaba?

      Sil
  5. Okumadığım bir kitap. Listeme aldım. Yazı için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  6. Zweig'in birçok kitabını okudum ama bu okumadıklarım arasında, en kısa zamanda bunu da okuyacağım, paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. Dinlenmek anlayışı ne güzelmiş.

    YanıtlaSil
  8. Merhabalar.
    Her ne kadar biraz okuma tembeli biri olsam da kitapları ve kitap tanıtımı yazılarını çok seviyorum. ben daha çok inceleme ve araştırma üzerine yazılmış kaynakları okumayı tercih ediyorum. Hikaye ve roman türü kitapları pek keyifle okuduğum söylenemez.

    Stefan Zweig'in "Clarissa" isimli bir dönemin romanı olan kitap tanıtımınız için çok teşekkür ederim. kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlık ve mutluluklar dilerim. Tanıtımı o kadar güzel yapmışsınız ki, bu romanı okumak için heveslendim diyebilirim.

    Blog sayfamı ziyaretiniz sonrası, "Biraz da Ankara" paylaşıma yaptığınız yorum için ayrıca teşekkür ederim. Yazdığınız yorum penceresinde oluşan profil linkinize tıkladığım da kendimi Google Plus'un bir sayfasında buldum. Demek ki siz profil tercihinde G+ tercih etmişsiniz. Ben Facebook'a benzediği için bu G+ hiç merak etmedim, incelemedim, orada nasıl paylaşım yapılır vs. doğru dürüst bir bilgi ve tecrübem yoktur. Aslında ben doğrudan sizin Blogspot uzantılı blog sayfanıza ulaşmak istiyordum. G+ sayfasından çıktım ve Google'ye "Senden, Bizden, Sizden, Blogspot yazdım ve arattım. hemen ikinci satırda sizin Blogspot uzantılı sayfanızın adresini gördüm ve tıklayarak sayfanıza ulaştım.

    KOnuyu bu kadar uzattığım için özür dilerim. Meramım şu: Asıl paylaşım yaptığımız kendimize ait olan sayfa Blogspot uzantılıysa, neden profil için Blogger'i değil de G+ seçiyoruz. Bir anlam veremedim. İnanın sayfamı ziyaret eden ve karşılıklı Blogger arkadaşlığı oluşturduğum blogcuların büyük bir ekseriyeti G+ profilini kullanıyorlar ve yorumdaki linkleri üzerinden sayfalarını ziyaret etmek istediğim de kendimi, Blogger uzantılı sayfalarında değil de hep G+ sayfalarında buluyorum. Tabi oradan tekrar çıkıp Google'den yardım alarak bazen sayfalarına ulaşabiliyor, bazen de ulaşamıyorum.

    Geçenlerde Blog konusunda uzman bir Blogger'in sayfasında yazdığına göre, Google 'G+' 2019 yılında kapatacakmış. Çünkü, G+ tamamen Facebook'a rakip olarak oluşturulmuş ama, istenilen rağbeti göremediği için de kapatma kararı almışlar.
    Sayfanızı, içeriklerini ve temanızı sevdim. Yorumu gönderdikten sonra tekrar sayfanızı incelemeye devam edeceğim. Google Plus platformu için yazdıklarımdan dolayı sakın beni yanlış anlamayın, sadece bu konuda düşüncelerimi açıklamak için konuyu bu kadar uzattım. Hakkınızı helal ediniz.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,

      Özenle sayfamı incelediğiniz ve yorumda bulunduğunuz için teşekkür ederim. Kitaba ilgi duymanız da ayrıca güzel. Belki Zweig kitaplarıyla romanlara bir şans verirsiniz. :)

      Ben de blog sayfalarına ulaşmak için sizin gibi google a yazarak ulaşabiliyorum çoğu zaman. Bu aslında ciddi bir sorun. Benim profilimi google + olarak açma amacım paylaşımlarımı rahatlıkla oradan gruplara ulaştırmak ve okunurluğu artırmaktı. Bu nedenle sayfamı açarken bu şekilde açtım. Blog dünyasına 2016 yılında katıldım ve o zamanlar neyin ne olduğunu açıkçası pek iyi bilmiyordum, yani birilerinin sayfama sizin gibi kolaylıkla ulaşamadığının farkında değildim.

      Şimdi biliyorum lakin bu ayarı değiştirmek mümkün mü o konuda bilgi sahibi değilim. Zaten plus kapanırsa sanırım gerek kalmayacak. Yorumunuz ve düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkürler.

      Sevgiyle kalın.

      Sil
  9. zweig kitaplarını sırayla okumaya başladım ben deee. reşat nuri, hüseyin rahmi, murakami gibi :) satranç ve birkaç öykü kitabını okudum. bu clarissa duymadıydım. güzelmiş okurum. ama kurgu dışı bikaç kitabını okudum. kurgu dışı kitapları, o biyografiler mesela, öykülerinden daha iyi bence. öyküleri güzel, yumuşak hafif. kurgu dışılar ise etkileyici :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu duyduğum ikinci kişisin. Mutlaka kurgu dışı da okuyacağım. Teşekkürler! :)

      Sil
  10. Herkese merhaba, ben aranızda çok yeniyim...sayfamı ziyaret edip takipçim olarak ve yorumlarınızla beni desteklerseniz çok mutlu olurum....herkese kucak dolusu sevgilerimi gönderiyorum....

    YanıtlaSil
  11. Merhaba. Çok teşekkür ederim. Adres bırakırsanız belki uğramak isteyenler olur :)

    YanıtlaSil
  12. Merhabalar,


    Avusturyalı roman, tiyatro, biyografi yazarı Stefan Zweig'i ilk olarak ''Satranç'' kitabıyla tanımıştım. ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romanını da dün itibariyle bitirdim. ”Olağanüstü Bir Gece”, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimini anlatmaktadır. Romanda beni en çok etkileyen cümle şu iki cümle olmuştu:


    -Kendisini bulmuş olan insan dünyada hiçbir şeyi kaybetmeyecektir. Kendi içindeki insanı kavramış olan insan ise bütün insanlığı anlayacaktır.

    -Ne var ki bu satırları zaten sadece kendim için yazacaktım ve kendime bile tam açıklayamadığım bir şeyleri başkaları için anlaşılır kılmak gibi bir niyetim hiç yoktu.


    ‘’Olağanüstü Bir Gece’’ adlı romandan altını çizdiğim, en sevdiğim yirmi alıntıyı okumanız için sizinle de paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/olaganustu-bir-gece-romanindan-muhtesem-20-alinti/

    Umuyorum ilgiyle okursunuz,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba. Yorumunuz ve katkılarınız için teşekkür ederim. Ziyaret edeceğim sayfanızı :)

      Sil

Bu Blogda Ara

BUMERANG

Bumerang - Yazarkafe

BLOG SÖZLÜK

blog sözlük
Blogger tarafından desteklenmektedir.